Meme bezleri başarılı emzirmenin sağlanabilmesi için, gebelik ve onu izleyen doğum sonu dönemde hızlı fizyolojik değişikler göstermektedir. Bu değişiklik laktasyon yani süt verme dönemine hazırlığa yöneliktir. Gebelik sırasında salgılanan bazı hormonlar ve büyüme faktörleri meme bezlerinin büyümesi ve olgunlaşmasını sağlamaktadır.
Gebelikle birlikte areolanın boyutu artar ve koyulaşır. Yüzeysel damarlar belirgin hale gelir. Meme başları büyür.
Bununla birlikte süt verme dönemi bazı hormonların işleyişine ve dengesine de bağlıdır. Prolaktin ve oksitosin hormonları annenin beyninden salgılanmaktadır. Prolaktin hormonunun süt salgılanmasını başlatıcı ve süt üretimini sürdürücü etkisi bulunmaktadır. Prolaktin süt salgılamasını artırmakta, bu nedenle bebeğin her istediğinde ve sık sık aralıklarla emzirme ile meme başlarının devamlı uyarımı sağlandığında, süt daha fazla üretilmektedir. Oksitosin hormonu ise sütün memelerden boşalmasını sağlamaktadır. Bu hormonun salgılanması bebeğin emmesi ve sizin psikolojiniz ile yakından ilişkilidir.
Memeden süt akışı için her zaman meme başına dokunma uyarısına gerek kalmamakta, bebeğinizi gördüğünüz, dokunduğunuz veya sesini duyduğunuz anlarda da oksitosin hormonunun salınımı mümkün olabilmektedir. Bebeğinizin bir memenizi emmesi, sadece emdiği memeden değil, diğer memeden de süt akışına neden olmaktadır. Ayrıca bu hormon, doğumun gerçekleşmesi için gerekli olan kasılmalara neden olmakta ve doğum sonrasında da rahmin kasılarak eski boyut ve fonksiyonuna dönmesine katkı sağlamaktadır.
Memedeki süt üretimi, sütün memeden düzenli olarak boşaltılması ile ilişkilidir. Dolu memede süt üretimi düşüktür. Dolayısıyla süt üretimini artırmak için memelerin düzenli olarak boşaltılması gerekmektedir. Süt üretimini etkileyen diğer bir durum emzirme periyotları arasında geçen süredir. Sürenin uzun olması veya sık aralıklarla emzirmeme, süt üretimini olumsuz etkilemektedir. Düzenli olarak meme ucunun uyarılması ve sütün memeden boşaltılması ile prolaktin ve oksitosin salınacak; bu şekilde anne sütünün üretilmesi ve devamlılığı sağlanacaktır.
Kaygı, stress, ağrı gibi duygular, oksitosini baskılamaktadır. Bu nedenle emziren annelerin rahat, huzurlu ve mutlu olmaları süt üretimi ve salınımı için önem taşımaktadır.
Ayrıca, doğum şekli de emzirmeyi etkileyebilmektedir. Özellikle sezaryen doğumdan sonra süt geç gelebilmektedir. Bu durum normaldir. Önemli olan annenin kaygılanmayıp, süt gelmese bile bebeğini emzirmeye devam etmesidir. Bebek emdikçe süt üretimi ve salınımı gerçekleşecektir.
Yorum Yap